Ben Böyleyim / Lisa Kleypas - The Wallflowers Serisi 2

Ben Böyleyim

Bu kitap, The Wallflowers Sersinin okuduğum ilk kitabı ve beğendiğim için serinin diğer kitaplarına da devam edeceğim. Seri hem birbirine bağlı hem de birbirinden bağımsız konulara sahip diyebilirim.. Kitap kendilerine “Wallflowers” yani "süs bitkisi" diyen birbirinden kişilik ve yetiştirilme tarzı olarak farklı dört arkadaşın aşklarını bulmasını anlatıyor. 

Ben Böyleyim, kitabı ilk başında biraz fantastik tema ile başlıyor. Kitabımızın kadın karakteri olan Lillian, inanılmaz koku alma ve tanıma duygusuna sahiptir. Ancak kadın olması sebebi ile bu yeteneğini kullanamaz (dönemin erkek üstünlüğüne dayalı hiyerarşik sistemi sebebi ile). Bir gün, kendi parfümünü yaptırırken bir parfümcünün büyülü desteğini alır ve olaylar gelişir.
Lillian Bowman, Amerikalıdır ve özgür bir şekilde yetişmiştir. Bağımsızlığına düşkün, sözünü sakınmayan, cesaretli birisidir. Ailesi sonradan zengin olmuştur. Kızlarını unvanlı kişilerle evlenebilsinler diye Amerika'dan İngiltere’ye getirmişlerdir. Ancak Lillian ve kardeşi Daisy’in özgür yetişme tarzı ve davranışları sebebi ile İngiliz aristokrasisi için tenkit konusudurlar. 
Romanın erkek karakteri olan Marcus yani Lord Westcliff, İngiliz aristokrasisinin yürüyen sembolü gibidir. Lillian ne kadar özgür ise Marcus o kadar kurallara bağlıdır. Ancak tesadüfi olaylar, rastlantılar ve büyülü bir parfüm sebebi ile kendilerini geri dönülmez bir yolda bulurlar. 

Akıcı üslubu, Lillian ve Marcus arasındaki keyifli çekişmelerle dolu diyaloglarla sürükleyici bir kitap olmuş. Özellikle İngiliz aristokrasisi içerisinde, Amerikalı birinin yaşadığı tereddütler, sorunlar çok güzel yansıtılmış (İngiliz yemekleri konusunda yapılan yorumlara çok güldüm).
Keyifle okuyacağınız bir kitap olduğunu söyleyebilirim.


ALINTILAR
Kontes, bir eliyle küçük kelebek gözlüğünü burnunun ucuna yerleştirirken, "Bir liste yaptım," diye bilgilendirdi onları. 
"İkinizin dün akşam yemeğinde yaptığı hataların listesi. Şimdi bunları tek tek inceleyeceğiz."
Daisy dehşet içerisinde, "Nasıl bir listeyi dolduracak kadar uzun olabilir?" diye sordu. "Akşam yemeği sadece dört saatti. Bu zaman içerisinde kaç tane hata yapmış olabiliriz ki?"
Kontes parşömen kağıtları üzerinden onlara sertçe bakarak katlı kağıdı açmaya başladı. Liste adeta akordeon gibi açıldı... açıldı... açıldı ve sonunda listenin ucu yere değdi.
"Lanet olsun," diye mırıldandı Lillian.
Bu sözü duyan Kontes kaşlarını iyice çattı. "Eğer bu kağıtta küçücük bir yer kalsaydı, bu edepsizliği de yazardım," dedi Lillian'a. (s.164)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hilal Görününce / Sevinç Çokum

Görünmez Kentler / Italo Calvino

Elektra & Sophokles