Sahaf Mendel - Bir Kadının Yirmi Dört Saati & Stefan Zweig
Yordam Kitap’dan basılmış ve içerisinde Sahaf
Mendel, Bir Kadının Yirmi Dört Saati ve Kadın ve Doğa isimli üç öykünün yer
aldığı bir kitap. Yordam Kitap’ın bu serisini alırken çok beğendim çünkü
kitabın baskısı, çevirisi, kapağı ve hatta kapağının dokusu bile sizi kitaba
çekiyor. Kaliteli bir kitap ortaya çıkmış ve bunun için Yordam Kitap’a teşekkür
etmek lazım.
İlk öykü olan Sahaf Mendel isimli öykü. Viyana’da bir
Cafe'de yaşayarak sahaflık yapan bir Yahudi'nin öyküsünü anlatıyor. Sahaf Mendel’in
çok iyi bir hafızası var ancak bu hafızası kitapların içeriklerinden ziyade
kitapların baskı, sayfa, yazar, fiyat gibi katalog bilgilerini içeriyor
(binlerce kitabın katalog bilgisini ezbere biliyor ve gerektiği anda
söyleyebiliyor). Yazarın bu öyküsünde de Nazi Almanya’sının insanlar üzerinde
etkilerine tanıklık ediyoruz. Biz öyküyü herşey olduktan ve üzerinden zaman
geçtikten sonra Sahaf Mendel’i tanıyan birinin aynı cafeye gelmesi ile
öğreniyoruz. Öyküyü okurken, eski ve yeni arasında çok güzel bir geçiş yaparak
yazarın bize vermek istediği, savaş ile ne kadar çok şey kaybettiğimiz hissini
çok güzel anlıyorsunuz..
İkinci hikaye, kitabın kapağında ismi yazmayan kısa bir
hikaye. Kadın ve Doğa. Kitaba ismini veren iki öykü kadar etkileyici olmasa da yazarın
tasvir ve betimlerinin güzelliği açısından etkileyici olduğunu söyleyebilirim.
Öyküde, bilinmeyen bir anlatıcı uzun süredir kurak olan küçük ve ıssız bir
yerdeki otelde kalan genç bir kadını anlatıyor. Hem sıcaklığın ve kuraklığın
doğa üzerindeki etkilerini hem de kadını anlatırken öykü ilerledikçe doğa ve
kadın birbirine karışıyor. Bir kadının ruh hallerini doğa olayları meteforunda
ancak bu kadar başarılı Zweig anlatabilir.
Her zaman söyleyeceğim Zweig, kadınların duygularını en iyi
anlatan ve betimleyen bir yazar (Ankara toplantısında acaba eşcinsel mi ki bu
kadar iyi anlıyor ve anlatıyor diye bir konuşma da geçti aramızda).
Üçüncü ve son öykü olan “Bir Kadının Yirmi Dört Saati”
yazarın diğer kitaplarında yer alan genel kurgular ile benzerlik gösteriyor.
Olayın bir dinleyicisi ve bir anlatıcısının olması özelliği açısından.
Olay örgüsü, 67 yaşındaki bir kadının kimseye itiraf edemediği
ve unutamadığı 24 saat süresince yaşadığı olayların anlatılmasını içeriyor.
Aslında bir itiraf öyküsü. Öyküyü okurken yazarın tutkuya ne kadar bağımlı
olduğunu anlıyorsunuz. Bir erkeğin kumara ve bir kadının da erkeğe olan
tutkusunu anlatıyor. Kadın bu tutku ile yanarken erkeğin başka bir tutku ile
yanışına tanıklık ediyorsunuz.
Betimlemelerin canlılığı, duyguların gerçekçi anlatımı bu üç
öyküde de var. Kolayca okuyabileceğiniz ama sizi uzun süre etkileyecek üç güzel
Stefan Zweig öyküsünün yer aldığı bu kitabı tavsiye derim.
Yorumlar
Yorum Gönder