Korku Stefan Zweig
Zweig'in, Amok Koşucusu, Bir Kadının Yirmi Dört Saati öykülerinde bize
tattırdığı “tutku”ya bu kitabı ile yeni bir duygu ekliyor. "Korku"
Her kitabında insanların zaaflarını, duygularını, yanılgı ve isteklerini
en gerçekçi şekilde anlatan yazar bu öyküsünde de korkuyu yaşamımıza sokuyor.
Kitap nerede ise insanın en temel duygusu olan korkunun psikolojik tahlili
gibi.
Kitabı okumamış arkadaşlar bundan sonra devam etmemelerini rica ederim.
Spoiler içerir.
Ama sonuçta polisiye olmadığı için devam ederseniz de siz
katili söylemez..
Kitap, zengin ve başarılı bir avukat (Fritz) ile evli, iki
çocuğu ve mutlu bir burjuva yaşamı olan Irene’nin genç piyanist Eduard ile
yaşadığı yasak aşkı anlatarak başlıyor. Ancak bu aşkta tutku yerine gündelik
yaşamından sıkılan Irene’nin yeni bir şey bulmasının heyecanı var sadece. Bir
gün aşığından ayrılırken aniden karşısına bir kadın çıkarak şantaj yapmaya başlıyor
ve sonrasında şantajlarına devam ediyor. Şantaj ile biz de Irene’nin yaşamaya
başladığı korkuya dahil oluyoruz.
Stefan Zweig’in kadınların duygularını tahlil ve betimlemelerindeki başarı
burada da durmacasına devam ediyor. Irene’nin yaşadığı korku ve gerilim o kadar
canlı anlatılıyor ki okuyucu kendi yaşadığı korkular ile kolayca benzerlikler
bulabiliyor.
Irene’nin güvenli ve rahat yaşamını kaybetme korkusu ile bilinmeyen düşman
karşısında yaşadı korkular sayfalardan size, sizi de öyküye dahil ederek
akıyor.
Öykü ilerledikçe Zweig’in korkunun farklı boyutlarını okuyucuya
aktardığına tanıklık ediyorsunuz. Korku ile birlikte kaygı, endişe, gibi
duyguların harmanlanması ile Irene’nin yavaş yavaş çöküşüne tanıklık
ediyoruz.
Stefan Zweig |
Yazar, kitabın sonunda her şeyin ortaya veya suçlunun suçunu itiraf etmesi
ile korkunun yok olmasını ve yerini rahatlamaya bıraktığını bize
gösteriyor.
Suçun ortaya çıkacağı ve sonrası için yaşanan onca korkunun aslında bizi
ortaya çıktığındaki rahatlamaya götürdüğüne şahitlik ediyoruz.
Kitap, “Korku, cezadan daha beterdir,” sözünü kanıtlarcasına son buluyor.
Kitabın sadece bir duyguya odaklandığı yanılgısına sizi düşürmek istemem
çünkü yazar sayfa aralarında hem Irene hem de Fritz’in farklı tutkularını da
anlatıyor. Ama bana göre anlatılan her duygu asıl olanı yani korku duygusunu
desteklemek için kullanılan bir araç niteliğinde.
Canlı bir psikolojik bir tahlil okur gibi olacaksınız ve elinizden kolay
kolay bırakamayacaksınız.
Alexey Ilyich KRAVCHENKO - Stefan Zweig. Fear. llustration
|
Ünlü İtalyan yönetmen Roberto Rossellini’nin 1954 yılı
yapımı ve aynı isimle (Korku) bir de sinema filmi mevut.
Merak edenler için;
Merhabalar,
YanıtlaSil‘’Korku’’ kitabı ile ilgili yorumlarınız için teşekkürler. Ben de bu kitabı, geçtiğimiz haftalarda okuyup bitirmiştim. Hayatımda daha önce, hiç bu kadar, her sayfasında korku teması işlenen bir kitap daha okumamıştım. Kitapta, kadın-erkek ilişkilerinin iç yüzünün de okuyucuya yansıtılmasından etkilenmiştim. İzninizle, ben de ‘’Korku’’ kitabıyla ilgili yorumlarımı paylaştığım yazımı sizinle paylaşmak isterim: https://www.ebrubektasoglu.com/yazi/kitap-inceleme-stefan-zweig-korku/
Keyifli okumalar dilerim, bloğuma sizi de beklerim. :)